26 Ekim 2010 Salı

KATIR, İNEK, EŞEK VE ÇAKAL

Biz zamanlar önce, insan henüz Dünyaya gelemden önce, bir ormanda bir katır, bir inek, bir eşek ve bir çakal mutlu mesut yaşar giderlermiş. Eşekle çakal sıkı arkadaş oldukları için eşek arasıra çakal’a heveslenip ufak tefek aşırmalar yapsa da komşuları pek dert etmezmiş bunu.

Derken insanoğlu yeryüzünde görülmeye başlamış. Hızla çoğalıp Dünyaya yayılmaya başlamış. İnsanoğlunun iki ayağı üstünde durduğu, her bulduğunu yediği, zalim ve gaddar olduğu, aynı zamanda da çok zeki olduğu söylentileri ormana yayılmış. Söylentiler yayıldıkça dört kafadarı almış bir merak. Sonunda, insanları tanımak için ormandan çıkıp insanların arasına karışmaya karar vermişler. Altı yıl sonra tekrar aynı yerde aynı tarihte buluşmak için sözleşip ormandan çıkmışlar.

Altı sene sonra randevu yerine inek ve katır gelmiş. İkisi de perişan halde..
İnek başlamış anlatmaya "Katır kardeş, bu insanlar ne kadar zalimmiş böyle. Ormandan çıkar çıkmaz beni yakaladılar. Gündüz tarlada çifte koştular, dönerken arabaya koşup sırtıma bindiler. Her sene doğurduğum yavrumu kesip yediler. Bana ne ot verdiler ne de su. Bulduklarımla yetindim. Az daha ölecektim ki, sor bela kaçıp canımı kurtarabildim."

Katır almış sözü "İnek kardeş, senin gene sütün var, danan var. Bende hiçbiri yok. Bende bunarlın hiçbiri olmadığı için beni yakalayan insanlar gece gündüz yük taşıttılar. Açlıktan ölmek üzereyken zor bela kaçıp kurtuldum."

İki ahbap dertleşirken öğlen olmuş ama ortada ne çakal var ne de eşek. Her ikisinde de ne inek gibi süt ne de katır gibi kuvvet olmadığı için nasılsa insanoğlu elinde ölmüşlerdir diye düşünmeye başlamışlarken uzaktan çakalın geldiğini görmüşler. Çakalın keyfi yerindeymiş. Her ikisi de çakalın başına gelenleri yorumlayamadıkları için kendisine soralım demişler.

Çakal başlamış anlatmaya..
"Eşekle beraber sizden ayrılıp ormandan çıkınca, kalabalık bir insan topluluğuna rastladık. Yüksek yerde biri bağırıyor, aşağıdakiler de onu alkışlıyordu. Ne olduğunu sorduğumuzda, seçim yaptıklarını, kendilerine başkan seçeceklerini söylediler. Bunun üzerine eşek kardeş, o yüksekte bağıran adamdan daha çok bağırdığı için onu başkan seçtiler.

İkimizi alıp bir yere götürdüler. Keyfimiz yerindeydi. Gece gündüz yan gelip yatıyor, dişimize değen neyse onu bol bol yiyorduk. Yalnız eşek kardeş eski huyu olan aşırmadan vazgeçemediği için bir gece depodan arpa çalarken yakalanıp hapse konuldu. Bu yüzden tekrar seçim yapmaya gerek duydular ve bu sefer de beni seçtiler."

Buraya kadar merakla dinleyen inek ve katır, olanları anlayamadığı için "İyi de çakal kardeş, hani insanlar çok zekiydiler. O’nun sonradan hırsız olma bir eşek, senin de doğuştan hırsız bir çakal olduğunu bunca zamanda nasıl oldu da anlayamadılar?"

Çakal sırıtmış "İşin aslına bakarsan eşeğin sonradan hırsız olma bir eşek olduğunu, benim de doğuştan hırsız bir çakal olduğumu % 52’si anladı %48’i anlamadı. Anlayanlar kendi aralarında anlaşamadığı için anlamayanlar eşeğin yerine beni başkan seçti. Denildiği gibi o kadar da zeki değillermiş doğrusu."

ÖNEMLİ NOT: Bu hikayenin, daha önceki başkanları hırsızlıktan tutuklanan Ankara ili Çubuk ilçesindeki halkın tekrar aynı partiden başka birini başkan seçmeleri ile hiçbir alakası yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder